1. Perakende Sektörüne Genel Bakış

Gelişmiş ülkelerde küresel kriz sonrası yaşanan ve etkisi sürmekte olan zayıf ekonomik aktivite ile gelişmekte olan ülkelerdeki ekonomik büyümenin yavaşlaması, perakende sektörünü olumsuz etkilemektedir. Geleneksel perakendecilikle dijital perakendeciliğin artan rekabeti de perakende sektöründe beklenen artışın yakalanmasını engellemektedir. Bütün bu olumsuz faktörlere rağmen, 2015 yılında perakende sektörü globalde %2 gibi sınırlı da olsa bir büyüme kaydetmiş durumdadır.

2. Türkiye’de Perakende Sektörü Ve Gelecek Öngörüleri

Perakende sektörü dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de hızla gelişmektedir. Özellikle kişi başına düşen gelirin artması, kredi kartı kullanımlarının yaygınlaşması, demografik yapı ve ekonomideki değişikliklerin insanların tüketim alışkanlıklarını değiştirmesi, perakende sektörünün yükselişinin devam etmesinde etkili olmaktadır. Yapılan analizlere göre, 2015 yılında perakende sektörünün getirdiği cironun 380 milyar dolara yaklaştığı, 2016 yılında ise %11-12 büyüme öngörüldüğü vurgulanmaktadır.



Kişi başına düşen gelir miktarındaki artış, harcama eğilimi yüksek olan genç nüfusun artması, tüketicinin alışverişe ayırdığı zamanın azalması gibi sosyal etkenler müşterilerin satın alma davranışlarında bir takım değişimlere neden olmaktadır. Değişen satın alma davranışları, bilgiye ulaşım kolaylığından oluşan toplum bilinci gibi eğilimlerin şirketlerin faaliyetlerine etki etmesi ise kaçınılmazdır.

Şirketler için bu tür eğilimlerin önceden belirlenip analiz edilmesi, mevcut durumdaki ve gelecekte oluşacak senaryolara karşı stratejilerin belirlenmesi, yatırımların doğru yönlendirilmesi, gerekli düzenlemelerle uygun tedarik ve ürün ağı yaratılması şirket sürekliliğinin ve operasyonel verimliliğin sağlanabilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Piyasanın değişen tüketim alışkanlıkları ve sürekli artan beklentileri sonucunda, şirketler ürün ve hizmetlerini müşterilerine her kanaldan ve kesintisiz bir deneyim sağlayarak sunma konusunda çözüm arayışlarına girmektedir. Hızlı olmayı başaramayan ve tüketici taleplerine zamanında cevap veremeyen şirketler, müşteri sadakatini korumada da geri kalabilmektedir. Bu nedenle şirketlerin müşterilerine dokundukları tüm temas noktalarını müşteri beklentilerini karşılayabilecek şekilde uyumlandırmaları gerekmektedir. Bunun yanısıra, son zamanlarda çoklu kanal yaklaşımlarının yerini, çok yönlü kanal (omni-kanal) stratejilerine bırakmasıyla, şirketler müşterilerine kanal bağımsız bütünleşik alışveriş deneyimi sunmaya başlamaktadır. Şirketler, müşterileri ile farklı kanallardan bağlantılar kurabilmekte ve bu bağlantılar sonucunda müşterilerin satın alma davranışları gibi önemli veriler elde edebilmektedir. Bu bilgiler daha sonra satış, pazarlama ve müşteri deneyimi alanlarındaki çeşitli stratejiler için kullanılmaktadır. Bu yüzden karlı büyümeyi hedefleyen şirket yöneticileri için etkin satış kanalı yönetimi stratejik öncelik kazanmaktadır.

Mobil penetrasyonun artması ve dolayısıyla müşterilerin mobil uygulamalara yatkınlığının gelişmesiyle, online ve mobil kanalların müşteriler tarafından kullanımı giderek artmaktadır. Online ve offline kanallar fark etmeksizin, müşterilerine her kanaldan en iyi hizmeti vermeyi amaçlayan şirketler teknoloji ve altyapıları bu yönde yatırım yapmanın öneminin farkına varmaktadır. Bu yüzden bütünleşik teknolojik altyapılar, veri depolama sistemleri, tedarik sistemlerinde verimlilik uygulamaları perakende sektöründeki şirketlerin iş modellerinin ana unsurlarını oluşturmaktadır ve bu unsurların şirketlerin ihtiyaçlarına göre belirlenip uygulanması şirketler için kritik önem taşımaktadır.

Şirketler teknolojik gelişmelere yatırım yaparak yeniden yapılanırken, verimliliğin en önemli unsurlarından biri olan çalışanlarını da göz ardı etmemelidir. Çalışanların dönüşüme uyum sağlayabilmesi için gerekli olan eğitim ve şirketçi yeniden yapılandırmalar, organizasyonel değişim ve performans ölçümleri gibi çalışmalar şirketlerdeki verimliliği artıracak ana ögeler arasında sayılmaktadır.